abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Ceyhun Yılmaz Hakkındaki Makaleler Salı Ekim 14, 2008 10:50 pm | |
| Elif Aktuğ - 17 Mayıs 2006 Çarşamba, Akşam Sevgili arkadaşım Ceyhun Yılmaz'ın şiir kitabını başucuma koydum, hem sevgisini hem de yüreğini her an hissedeyim diye. Bu satırları yazarken 'yanlış' bir haber üzerine, hiç yazılmaması gereken satırları yazmış olduğumu umuyorum. Anneler Günü'nde 'annesini kaybettiği' haberini bir gazeteden okuduğum Ceyhun adına binlerce defa yanılmak istiyorum, saçmalamış olmak istiyorum.
Tüm geliri Türk Böbrek Vakfı'na bırakılacak olan 'İkinci El Yalnızlık'ın arka sayfasında birkaç satır var; 'doğduğumdan beri öleceğimi duyuyorum, bir gün bile yaşamaktan vazgeçmedim Kırılma ihtimali sana ait değil, incinmek kelimesinin anlamı benim sözlüğümde de var Yaşayanı sevmiyor sokak adları, kendi adını görerek yaşamaya layık değil mi insanoğlu, hüzün; tuzu gibi hayatın, ve kilo aldırır diye kaçtım nice aşktan'
Hayat ne anlama geldiğini zamanla öğretiyor insana ve hayatın anlamını çözme savaşında aslında anlamsızlığını da kavrıyoruz bir bakıma. Kalp acısı zamanla soğur sadece, anne acısı diner mi bilmek istemiyorum. İkinci el yalnızlıklarda ne kadar çok üşür insan; yazdığı dizelerle ve sesi ve emeğiyle ulaştığı insanlarla Ceyhun hep sıcak kalsın.
Anneler Günü olur mu?
Özel günlerin anlamsızlığı bir kere daha ortada işte, Ceyhun'u hep burkacak Anneler Günü, ölüm herkesin kaderi olsa da 'özel' bir günde gelmesi ayrıcalık olabilir mi? Nasıl bir kaderdir, nasıl bir kederdir bu ölüm? Ne kadar bir başınayız hayatta, ne kadar yalnızız aslında
Ve yaşamaktan vazgeçmemek; ölüme karşı gelmekten midir, alın yazısına bir isyan mıdır, ölüme doğru giden yolun başlangıcında atılan ilk çığlık; kaderi bilmekten midir?
Geçen hafta Ceyhun Yılmaz ile Best FM'de bir söyleşi yaptık. Ben yazmaya oyalandım biraz, hafta içi verecektim gazeteye. Söyleşi yapmak için de üçüncü kitabının çıkmasını bekledim.
Kitap çıktı ve biz radyoda baş başa söyleştik ama tüm Türkiye duydu bizi. Canlı yayında yaptığım bu röportajı birkaç gün daha vermeyeceğim. Çok keyifli ve çok da aklı başında bir röportaj oldu ama arkadaşımın acısı var. Biraz vakit geçsin o zaman yazarım. Ne elim vardı yazmaya ne de beynim.
Ben Ceyhun'u daha tanışmadan sevmiştim, hatta askere gittiği zaman dua etmiştim 'sağ salim gidip dönsün' diye. Tanıştık sonra, o da beni sevdi. Hiç umulmadık anlarda, umulmadık mesajlarla ve sesiyle mutlu etti beni. Hiç sebepsiz üstelik. Bir tatlı sözü birbirinden esirgeyen bu 'esir şehrin insanlar'ından o kadar farklı ve gerçek ki; dost olduk.
Elim hiç bu kadar zor dolanmadı bu klavyenin üzerinde, umarım yanlış bir haberdir okuduğum ve umarım telefona cevap vermemesinin başka bir sebebi vardır Yanılmayı umarak Ceyhun'un evine gideceğim, acıya dokunmak lazım. Yoksa nasıl arkadaş olunur ki, nasıl dost olunur? Acılara ortak olmak gerekir, hayat eğlenceyle geçmiyor; gözyaşları karışmalı yanaklardan yanaklara
Her bir satırı duygu kokan, her şiiri içinde yüzlerce hikaye barındıran bir adamın evine gideceğim birazdan, onu doğuran anacığı için baş sağlığı dilemeye. Ne kadar büyüdük öyle, ölümle tanışmaya başladık. Ne kadar küçükmüşüz aslında, büyüdükçe bunu anladık Başın sağ olsun arkadaşım... | |
|