| Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri | |
|
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:40 pm | |
| SANA KALAN SAZ
sana
yaralarımdan çiçekler,
ilk yardım geceler biraz da
ve yangında kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum...
seni özümün gizinde saklıyorum...
bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
ve aldatarak tüm sevdiklerimi,
sana
cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden
(türkülerin sırtındaki muamma!)
yazık bir nakarat bırakıyorum sana
"ben sana gülüm demem
gülün ömrü az olur"
öç biter,
biter şarkı,
yaz olur... | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:40 pm | |
| SANA BAKMAK
Herşey yapılabilir
Bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin, uçurtma mesela.
Altına konulabilir
Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
Sallanan bir masanın.
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine..
Bir beyaz kağıda
Herşey yazılabilir,
Senin dışında..
Güzelliğine benzetme bulmak zor,
Sen iyisimi sana benzemeye çalışan
Herşeyden:
Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor.
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin..
Ve benim
Bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim..
Anlarım bitkiden filan
Ama anlatamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok..
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden, açan soran, bere budak yok
Bir şiir istersin
"içinde benzetmeler" olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel birşey yok
Uzun bir yoldan gelen
Tedariksiz, katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Herşeyi anlattım..
Olan olmayan, acıtan sancıtan..
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Severadım gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine..
Sana bakmak
Suya bakmaktır..
Sana bakmak
Bir mucizeyi anlamaktır..
Sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor
Çünkü bilenler hatırlar..
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
Bahçıvan değil tüccarlardır
Sen öyle göz,
Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken,
Sana şiir yazmak ahmaklıktır..
Bir tek söz kalır
Dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim
Gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler
Sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim
Gül sana benzediği için ölümsüz..
Yazdığım bütün şiirler
Sana başlayan bir kitap için önsöz
Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır.
Her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır..
gördüğün suretten utanmak..
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır..
sana bakmak
Allah’a inanmaktır. | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:41 pm | |
| SEBEBİM DERLER YA...
ölümüm senden olur
bilinsin
ne uçsuz bir kan akışı
ne buğusu kadehte rakının,
ela ve sonsuz bir teneşir uykusu
gözlerinin ağlamaklı bebeğine...
acemi zamanlar silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin
sen istesen aslında
bütün kafiyeleri eskitirsin
aklında kalmayacak aklım
başka kollar başka sarılmalar
ve her defasında alsancak
platonik rutubet kokacak
aklına bir fikir gelecek
bir çift iri memenin kuşkusuna
fidye vereceksin
bütün iklimlerin feri silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin
gözlerin bir içim çaydı bizansta,
gözlerin,
ela teneşir uykularıma kapanan kırık pencere... | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:41 pm | |
| SESSİZ
Kavun kokulu odaların rahiyasıdır
Karışan sulara
Senin fikrinle yoğrulmuş bir eser yoktur
Yüzümün sana tıraşlanmış bölümünde
Çoğu çiçekli
Kimi şarkılar geçer aklımdan
Sesime sesim dökülür
Bir ıssız bir mutlu koro başlar
Ardından
Şarkıya
Çünkü benim sessizliğimde
Seninde susuşun var. | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:42 pm | |
| SEVMEKTEN GİDİNCE
Sen beni sevmekten gidince ben bana borçlu kaldım
Ya sen bana fazla geldin ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur
Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız
Susmalara kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yok
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün art arda uyumamak
Kimse ölmesin diye
Kimsenin aklında her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi ayı ve hatta hiç bir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiç bir sevdaya
Ne deniyorsa onu atacak kalp
Ve süresi 24 saate çıkarılacak meskun mahallerde ağlamanın
Sen sesini alıp gidince ben burda dilsiz kaldım
Ya sen bana fazla geldin
Ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:42 pm | |
| SON DURAK
kilitlenmiş beton kanatları kuşların
oksit gibi yapışkan bir mayışmayla ağarmış gün
pas tutan kelimeler için bir iksir belki de
ya da aklına susamış sevgililerin safdilliği
acıtmış ömrünü çekirgelerin
medyatik soruşturmalardaki enflasyonist yargılar
haber değeri taşımıyor haber spikerinin ölümü
herkes kendi manşetinde satır arası
hiçbir bakışı aydınlatmıyor florasan buğusu
burası son durak inecekler için son fırsat
bir daha ne süper ne mega kupon verilecek
kalanlar şoförün evini göremeyecekler hiçbir zaman
onları sonsuza götürecek, afaroz edilmiş bir merak
burası son durak
hafızada kalan tek numara için
telefona uzanır elleri
ölümüne randevulu insanların
temize çekilemez not defterleri | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:42 pm | |
| SUSUŞTU YÜZÜN
bu ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun...
ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri
mayınlı bir gülümsemeyle
senin karasularında olmak,
üstünde ilkbahar bir entari,
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak...
yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
ne kadarını sustuk
konuştuklarımızın?.. | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:43 pm | |
| TARİHÇE
önce hain bir uykunun sevimsiz sabahı
gibi sıradan mahmur,
aynı sabahın
ilk sıcak çayı gibi ferah
bir karşılaşma...
-Merhaba!
sonra güzel
ve en sıcak gülüşmelerin ev sahibi
bir yüz...
-Görüşürüz!
derken
sanki elin elimde
kem gözlere keder
dünya güzeli sohbetler
-Ara beni!
ardından
derimizin altına sızan
hani katiyen rakı içme mecburiyeti çağrıştıran
bir korku ki
-Eyvah!
ve şimdi
kalbimi karanlıklarda hançerleyen
aklımı başımdan eyleyen
çok uzun yollarda
hiç uykulu otobüs saatleri gibi
acıtan
kanatan
yani korktuğumuz
yani başımıza gelen
büyüdükçe büyüleyen
aşk...
-Seni seviyorum!
şimdi sen
kalbimin közünde kıvılcım kıvamında
ağrıyan... | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:43 pm | |
| YAĞDIKÇA
Yer ile yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben giderken ençok seni götürdüm
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım... | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:43 pm | |
| YASAK
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin
bana yasak
ah olaydım
gözünde yaş
fikrinde telaş
düşünce suçun
beraatin olaydım
fakat yasak
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin bana yasak
ah olaydım
yüzünde sürgün
yatağında mülteci
vatanın
anayurdun olaydım
fakat yasak
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin, uyruğum
bana yasak............. | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:44 pm | |
| YAŞAYABİLME İHTİMALİ
soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...
Ben seninle bir gün Veyselkarani`de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(ankara`da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman)
özlemeye başladım herkesi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki,
adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra...
Bizim Kemalettin Tuğcu`larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık...
Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu, pütürlü duvarlara
ve Türk Dil Kurumu`na inat bir Türkçeyle...
Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi...
Ankara`ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri
Oysa Ankara`da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim...
(Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak...)
Ankara`ya usul usul kurşun yağıyordu...
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri...
Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim...
Ve hiçbir mahkeme tutanağına geçmedi adım...
çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece...
sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde
ama sen yoktun...
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni tenefüs saatlerinde...
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu...
Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum...
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini...
Sonra otobüs oluyordum,
kırık yarık yoların çare bilmez sürgünü...
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliği...
Otobüs oluyordum bir süre...
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum,
yanağım otobüs camının garantisinde...
Otobüs oluyordum...
Bir ülkeden bir iç ülkeye...
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum...
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin...
Korkuyordum...
Sonra iniyordum otobüsten...
Çarşıdan bizim eve giden,
ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa,
ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum...
Çünkü sonunda annem oluyordum
babam kokuyordum sonunda...
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan...
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
Ben seninle bir gün Van`daki bir kahvaltı salonunda...
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği) bir yol üstü lokantasında...
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt`ın herhangi bir toprak damında...
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim...
Ben senin,
beni sevebilme ihtimalini sevdim! | |
|
| |
Admin admin
Mesaj Sayısı : 974 Yaş : 32 Nerden : Çanakkale ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri Çarş. Ekim 22, 2008 11:44 pm | |
| YAZMAK İÇİN
mevsim dışı
sarışın bir kederdin
soğuk yazlıkta...
Sayfiye hanımın tembel düşlerine
ve çıplak ayakla
betona basıyordu yaz...
bense paslanmış bir keyifle
hayatımı yazamak istiyordum
sensizliğe
gül buğusu bir edebiyat arıyordum...
her tanışmada
bir "memnun oldum" öldüren
devrik katillerdik hepimiz
ve sen
faili yaz bir cinayettin
o maktül yazlık akşamında... | |
|
| |
| Yılmaz Erdoğan Hayatı Ve Eserleri | |
|