Bakmak Ve Görmek
Adamın biri ilk defa gittiği küçük bir kasabada uzun uzun gezindikten sonra
yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına
oturan çocuğa:
_Buraların yabancısıyım demiş. Parkın hemen yanıbaşındaki fırını
arıyorum..Çok yakın olduğunu söylediler.
Çocuk arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
_Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor
herhalde.
Adam çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister
istemez.
Çocuk:
_Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş kuş
cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
_İyi ama demiş adam. Bunların parktan değil de tek bir ağaçtan
gelmediği ne malûm?
_Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez diye atılmış çocuk.
Üstelik manolya lar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız
fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.
Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra cebinden bir kağıt
para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş onun kör olduğunu.Çocuk ise
konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini
farkettiğini.
Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:
_On yıl önce bir kaza geçirmişim demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki.
Sizinkiler sağLam öyle değil mi?
Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
_Artık emin değilim demiş Emin olduğum tek şey benden iyi gördüğün...
Bakmakla görmek birbirinden çok farklıdır gerçekten. Hepimiz zaman zaman
yaparız sanırım şu anda söyleyeceğimi.
Bazen etrafın güzelliğini veya o andaki hislerimizin yoğunluğunu daha iyi
algılayabilmek için gözlerimizi kapatırız. Demek ki gönül gözüyle bakmanın
hazzı bir başka. Yine de Allah kimseyi ışıksız bırakmasın. Her şekliyle...
.....