| | Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri C.tesi Ekim 04, 2008 2:17 pm | |
| 21 Nisan 1955'te İstanbul’da doğdu. Ortaöğrenimini Mardin’de yaptı. Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Bir süre tiyatro oyunlarında rol aldı. İstanbul'da Devlet Tiyatroları'nda ve Şehir Tiyatrosu’nda dramaturg olarak çalıştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri, öyküleri ve tiyatro üzerine yazıları yayınlandı. İstanbul’da yaşıyor. Oyunları, öyküleri ve şiirlerini yazmayı sürdürüyor. Başlangıçta Hilmi Yavuz, Attilâ İlhan etkilenimlerinin belirgin olduğu, oldukça ağdalı ve ve özentili şiirler yazdı. "Kum Saati"nde yer alan sonraki şiirlerinde söyleyiş değişmemekle birlikte dilinin sözcükler düzeyinde yalınlaşmaya başladığı dikat çekti. Oldukça dağınık düzyazılardan oluşan şiirlerden, içten ve yalın ürünlere doğru ilerleyişini sürdürdü. Olgunluk dönemi şiirlerinde ise kendine özgü bir biçim ve söyleyişe ulaştı. Özellikle "Metal"deki şiirleriyle 1980 kuşağının en çok okunan, tanınan şairleri arasında ilk sıralarda yer aldı. Oyunlar, öyküleri ve diğer düzyazılarıyla hem üretken, hem etkili bir yazar olduğunu ortaya koydu. Başarılı senaryolar de yazdı.
ESERLERİ
OYUNLAR: Mahmud ile Yezida (1980) Taziye (1982) Geyikler Lanetler (1997) Bir Garip Orhan Veli (1997)
ÖYKÜ: Son İstanbul (1995) Cenk Hikayeleri (1986) Kırk Oda (1987) Lal Masallar (1989) Kaf Dağının Önü (1994) Ressamın Sözleşmesi (resim konulu öyküler seçkisi) 1997 Üç Aynalı Kırk Oda 1999
ROMAN: Yüksek Topuklar 2002
ŞİİR: Osmanlıya Dair Hikayat (1981) Kum Saati (1984) Sahtiyan (1985) Yaz Sinemaları (1989) Eski 45’likler (1989) Mırıldandıklarım (1990) Yaz Geçer (1992) Oda, Poster ve Şeylerin Kaderin (1993) Omayra (1993) Metal (1994) Murathan’95 (Seçmeler) 1995 Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar (1997) Mürekkep Balığı (1997) Başkalarının Gecesi (1997) Erkekler İçin Divan 2001
DÜZYAZI: Li Rojhilate Dile Min 1996 Paranın Cinleri 1997 Metinler Kitabı (1998) Doğduğum Yüzyıla Veda 2000 Meskalin 60 Draje 2000 13+1 Fazladan Bir Kitap 2000 Soğuk Büfe 2001
SENARYO: Dört Kişilik Bahçe 1995 Dağınık Yatak 1997 Başkasının Hayatı 1997
ÖDÜLLERİ
1978 Türkiye İş Bankası Tiyatro Oyunu ikinciliği Mahmud ile Yezida oyunu ile 1980 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü Turgay Fişekçi ve Ozan Telli’yle paylaştı (Osmanlıya Dair Hikayat adlı kitabıyla) 1981 Gösteri Dergisi Şiir Birincilik Ödülü Sahtiyan kitabıyla 1984’te sergilenen Taziye oyunu ile Sanat Kurumu tarafından en iyi tiyatro yazarı seçildi 1987 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü Nedim Gürsel’le paylaştı (Hedda Gabler Adlı Bir Kadın hikayesiyle) | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri C.tesi Ekim 04, 2008 2:20 pm | |
| Gece Nöbeti
Daha az seviyorum seni.. Giderek daha az.. Unutur gibi seviyorum.. Azala azala.. Aramızdaki uzaklığın karanlığında..
Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni.. Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az.. Ve zamanla..
Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
Artık daha az seviyorum seni.. Unutur gibi..ölür gibi daha az.. Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini.. Kolay değildi.. Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben.. Kaç acı birden imtihan etti beni.. Bir tek gece vardır insanın hayatında.. Ömür boyu sürer nöbeti.. Bu da öyleydi.. İyi ol.. Sağ ol.. Uzak ol.. Ama bir daha görme beni..
MURATHAN MUNGAN | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri C.tesi Ekim 04, 2008 2:21 pm | |
| Aşk Özeti
zaman zaman anlardın aşk özetini zamanın içinde aşk olmasaydı böyle yanmazdın böyle serzenmezdin aşk özetinde seni seni bulmazdım....
MURATHAN MUNGAN | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri C.tesi Ekim 04, 2008 2:21 pm | |
| AY ZEYTİN GECE
Kamçılı karanlıktı geldin üstüme Bütün masalları dolaştın Ay zeytin gece Ay vurmuştu alnına Perçemlerin Tokat akıtması Yorgundu atılmış yılan derisi Değiştirilmiş güvercin gömleği tende Nereye gidiyorsun, dedim Zeytinlerin arasından Siste silinip giderken yollar Aydı zeytindi geceydi Korkmadım bağırdım ardından Aydaki zeytindeki gecedeki delikanlı Nereye böyle Aldı rüzgar sesimi duyurmadı Vurdu geçti durduğum yeri Gümüşünü silkeledi yüzüme Atının kanatları Ben öldüm, ölüm bulunamadı Kamçılı bir karanlıktı Hikayemin gecesini dürdüm de Kimse çıkamadı dışarı Ay kaldı zeytin kaldı gece kaldı Sis kaldı yollar kaldı Karanlıktı
MURATHAN MUNGAN | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri C.tesi Ekim 04, 2008 2:22 pm | |
| AŞK YENİDEN
Aşk yeniden Akdenizin tuzu gibi Aşk yeniden Rüzgârlı bir akşam vakti Aşk yeniden Karanlıkta bir gül açarken
Aşk yeniden Ürperen sahiller gibi Aşk yeniden Kumsalların deliliği Aşk yeniden Bir masal gibi gülümserken
Gözlerim doluyor Aşkımın şiddetinden Ağlamak istiyorum Yıldızlar tutuşurken Gecelerin şehvetinden Kendimden taşıyorum
Aşk yeniden Bitti artık bu son derken Aşk yeniden Aynı sularda yüzerken Aşk yeniden Rüya gibi bir yaz geçerken
Aşk yeniden Unutulmuş yemin gibi Aşk yeniden Hem tanıdık, hem yepyeni Aşk yeniden Kendini yarattı kendinden
MURATHAN MUNGAN | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri C.tesi Ekim 04, 2008 2:23 pm | |
| GECE VE MÜZİK
Ne zaman otursam gecenin başına Ne zaman müziğin; yazamıyorum sözünü etmek istemediğim şeyleri birbirinden ışığını saklayan uzak yıldızlar gibi çekiliyor herşey kendi karanlığına parmak uçlarımda yıldız tozlarıyla kapıyorum gözlerimi Ey ruhumun en büyük şartı olan tedirginlik! Şimdi saat on iki Şimdi gece ve müzik
Ne zaman otursam gecenin başına Ne zaman müziğin göçüyorum boş kağıdın sessizliğine kalbim, kapatılmış kireç kuyusu akıyor kendine bakıyorum gençliğim geçiyor uzaktan dudaklarında bir ıslık kitapların on lira olduğu zamanlardan
anayurdum gece, kalbimi yazdım mürekkebinle
gün bir çocuk, yaralanmış akşamın kıyılarına vuran yürekteki gizli yemin gidiyor bir şiirden ötekine ardında yıkılmış kentler bayındır düşler var ilerde gün bir çocuk, yaralanmış ütopyaları kalelerle değiştiren güdümlü gündüzlerde
anayurdum gece, öt pelerinini ışıkları sönmüş odalarda radyo dinleyen çocukların üstüne
saf kokunun sindiği oturma odaları zamanın tortusu eşyaların duruşunda duvarlarda içi boşalmış resimler yıllardır dağılmayan bir sis akşam yemeklerinin yendiği muşamba masada kilit altına alınmış duygular, düşünceler bütün tetikler çekili durur gerginliğin geometrik nizamında ışıkları yanmamış akşam alacası okul dönüşü saat beş radyoda fasıl çalar bütün gün iç geçiren ölgün kadın yüzleri sobanın etrafında ağrı eşiği alçak, acı frekansı yüksek okul ve aile birliğinde parçalanmış çocuklar bir oda, bir dönümlük dünya kol demiri iner az sonra çıplak yara gençlik günden geceye ilerleyen yüksek gerilim hattında
odam, yaralı hayvan gecenin gümüş alaşımında gölgelenen eşyalar müziğin dördüncü duvarı, karanlığın kundağı sarıyor gündüzün yaralarını kendime yerleşmek, kendimden uzaklaşmak için gözlerimi kapıyorum dinliyorum uçurumlara oturmuş ağaçlar gibi başka odalardaki yalnızlıkları
odam yasak kitaplar suç ortağı şiirler sevdiğim bir kaç poster odam bir karaduygu fotoğrafı o çember zaman içinde yoktu ki varolmanın başka yolları yastığımın altında tutukluk yapmaz silahım uykumu bekleyen kelimeler
geri dönüyorum geçmişte çalınan bir gecenin kapılarından yarım kalmış bir sevişme hatırlıyorum bir daha hiç tamamlanmamış olan sonra bir diğerini, bir diğerini daha derken dağılmış kristal odalarda sızlayan
sonra seni siyah motorsikletli çocuk deri ceketin odamın duvarında asılı kaldı yıllar yılı birbirimizi paralamaktan vazgeçip seviştiğimiz ilk ve tek akşamdı benim için sus payı bir kaç şiirsin artık eski hatıra ya sen ne yaptın bunca zaman değişmesi gerekeni sağlaştırmaktan başka
bak duyuyor musun Deep Purple, Led Zeppelin Emerson, Lake and Palmer plak zarflarında yitirdiğimiz ritüel bugün birinci viteste yaşıyormuş gibi bir duyguya kapılıyor musun ara sırada olsa buluştuğun birileri var mı gecenin, müziğin, şiirin toprak hattında kapamadan gittiğin arka kapı bak açık duruyor hala uğrar mısın bir gün unuttuğun ceketini almaya
Hırsızlığın ürpertili monologu: Kendime hayatımı anlatıyorum Daha o zamanlar biliyordum Yapmaya çalıştığım her şeyin Kendime hayatımı anlatmak olduğunu. Sözcükleri sevmeyi, büyütmeyi, büyülemeyi, onları sivriltip silah yapmayı, yaralamayı da süsleyip gönül almayı da aynı zamanlarda öğrendim. Sözcüklerin karbon ve elmas gücünü keşfettim. Gecenin geometrisinde, müziğin matematiğinde Saklı duruyor şimdi gizli sözlüğüm Uzakta değil Hırsızlığın ürpertili monologu dilimin ucunda siyanürüm.
Duvarlarda uzak bir geleceğin koyu gölgeleri Şiirlerimizi okurduk mahcup bir fısıltıyla plaklar dinletirdik birbirimize, filmler anlatırdık Sonra gizlerimizi vermeye gelirdi sıra dünyayı anlamanın yakıcı isteğiyle gömüldüğümüz kitaplar, genç ölenlerin matemi... Hiçbir şey ilham vermezdi aşka ve kavgaya Eric Clapton'ın gitarı, Genesis'in tarihi ve Ayın öteki yüzü kadar Şimdi radyoyu açsam Biliyorum dünyanın bütün radyolarındasınız Gençliğini kirletilmiş takvimlerde yaşayanlar!
Artık ne montumun cebindeki çakı Ne yüreğimde tetiği düşmüş sözcükler Çok zaman oldu Odamızın kapısını çekip O evlerden çıkalı Ellerimizi ve yüreğimizi kirletmeden geçtik vahşetin yakın tarihinden ucuza yaralandık, pahalıya ölmedik Biz radyonun son çocukları
anayurdum gece, ört pelerinini ıslığını yenileyen çocukların üstüne
gece ve müzik kapanış programı bu kitabın da kili dağılıyor kendime yazdığım serüvenin her şiir tabletler halinde bölünüyor birbirine çoğalıyor birbirinin içinden gündelik dile transpoze edilmiş şarkıların biliyorum, kimi derin yaralar okunmaz kalp ağrısı kırgınlıklarım kimi eski hatıra ecza dolaplarında saklı mırıldanlıklarım
MURATHAN MUNGAN | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:48 pm | |
| Adı Dua Olan Sevgilim
Yedi rekât günah kıldım bedeninde Dizlerinde yedi zikir secdeye vardım İhmalin uzak meleğine teninde aldandım Yapayalnızdım kendi kalabalığım içinde Tarih kadar yalnız, aşka âşina, acıya unutkandım
Er yüzlerde tavaf ettim bunca yıl kalb evini Kırk yemin kurutmuştur sanırken içimin pınarlarını İnanmadığım Allah'a Senin yüzünde inandım Adı dua olan sevgilim Yandım yandım yandım
Sessizliğe borcum var birkaç kelime, Sessizliğe borcum var birkaç feryat, Sessizliğe borcum var birkaç çığlık, Sustum, yıllarca sustum kan içinde Ödeyemedim borcumu onca şiirle Adı dua olan sevgilim Yandı ruhumun gömleği Yedi deryalar içinde Aştım aştım aştım
Aslında sen yoktun Yalnızca bir duayı sevdim ben Varlığın yalanımdı Aşktım aşktın aşktı Geçti gitti hepsi Geçti gitti işte Dudaklarım kilitli Yasin yasin yasin
Çok şükür ölmeden Son duamı ettim ben Allah beni tek etti Kendi dağımı kazdım defterime Gün geldi burdan da gittim
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:48 pm | |
| Göçebe
Birbirinde arınan iki nehir gibi Birbirimizden geçerek Çıktığımız açıklık Ruhlarımızı yeniden bölüştürüyordu bedenlerimize Uçurum içini çekiyordu Orman fısıldıyordu Kumlarını silkeleyen göçebe bedenin Yeniden düşüyordu yola Görünmezin atlarıyla uzaklaşıyordun Erkekliğin sütünü bıraktığın Tuzlu dudaklarım Ardından bi şiiri mırıldanıyordu sana
Uçurum, orman, ay ve bedenindeki birkaç işaretle Zamana geçirilen dayanıklı söz, o gece Ardından mırıldandığım şiir Şimdi başkalarının dudaklarında göçebe
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:49 pm | |
| Eskidendi, Çok Eskiden
Hani erken inerdi karanlik, Hani yagmur yagardi inceden, Hani okuldan, işten dönerken, Işiklar yanardi evlerde, Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken, Mevsimler kimseyi dinlemezken, Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken, Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken, Hani oyunlar tükenmemişken, Henüz kimse bize ihanet etmemiş, Biz kimseyi aldatmamişken, Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken, Hani körkütük sarhoşken gençligimizden, Daha biz kimseye küsmemiş, Daha kimse ölmemişken, Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yildizlar eski Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden Geçen geçti, Geceyi söndür kalbim Geceler de gençlik gibi eskidendi Şimdi uykusuzluk vakti.
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:49 pm | |
| Çöl Terzisi
kendim diktim düştüğüm yolların hırkasını eğnimi onlarla eksilttim sabrını beklediğim kuyulardı yeminli ay vakti talibi olmadım heykelimin bildim kumdan yapılmaz çölün heykeli vahamı kendim diktim kendim diktim hikâyelerimi yırtığını söküğünü onulmazın, hayatın adımı ben sananlara ne yazsam duyulmaz sesim herkesin zamanından başka türlü geçerim bana adımdan yapılan zaman aldı beni madem seslendim dünyaya madem imzamı verdim benden geri çekildi çoğaltılan suretim yazdıkça bildim: zamanın malıyız hepimiz düğümlüyüz bağlıyız azımız çoğumuz ne kadar sevsek o kadarız çok kısa görünen hayat çok uzundur aslında, çünkü kaderi çok az çıkar insanın karşısına çöle vursa da kendini, adanmış bir iç kale sanatına karşılaşmalarla kısalır insan hayatı çıplaktım, acıktım, bana inen yıldırımdın yakın geçersin sandım, vurdun geçtin beni, baktım: dokunmadın bile bana kavurup bıraktın ve yeniden uzakta bir yıldızdın ansızın.
yeni terzim, mutlak serabım, aklımda senin adın başka bir hırkaya başladım, yolum aynı aşkım uçsuz bir çöl, ben kum kadarım.
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:50 pm | |
| Kırılgan
Kırılgan bir çocuğum ben Yüreğim cam kırığı Bütün duygulardan önce Öğrendim ayrılığı Saldırgan diyorlar bana Oysa kırılganım ben Gözyaşlarım mücevher Saklıyorum herkesten Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum, Bir yanı çılgın dağ doruğu. Oysa böyle yapmasam ben Nasıl korurum içimdeki çocuğu? Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı.
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:50 pm | |
| Sizden Saklı
Gelmediniz, ben hep sizi bekledim Eksilen yanlarımla Sizden saklı eskidim. Her şeyden önce aşk verilmiş bir sözdü benim için Gün, ay, saat, hafta; takvimişi zaman yani Aldıkça dönemeçleri değişmedi hiçbir şey Yalnızca ufuklar yeniledim
Kaç aşktan oluşmuş bir şeydi aşk Her sevgiliyle biraz daha Biraz daha sizden saklı eskidim.
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:50 pm | |
| Güz Beyleri
Güz beyleri! Güz beyleri! Kızarmış yapraklar saltanatı, nal sesleri cam çekiçler göğsünüzde hiçbir uyku silemez yüzünüzden yılın değil bu ömrün hazanı başka göklerden bir yıldız başka dağlardan bir ırmak başka atlaslarda yaşadı bağrınıza kadar battığınız gece hiçbir yağmur yıkayamaz artık bu duayı bulutların atlarla birlikte uyuduğu bir zamanlar sizin olan mevsimden bir yaprak düşüyor ne zaman gözlerimin önünden geçseniz cam çekiç yüreğimden kopmayan çığ Siz yoktunuz ben sizin mevsiminize geldiğimde
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:51 pm | |
| Bana Zamandan Söz Ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
Zaman Alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız. Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten Bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır...
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:51 pm | |
| Parçalar
Parçasından anladığımız filmler Parçasından anladığımız bütünler Parçasından anladığımız hayat Yaşanmaz, ertelenir Şimdiki zaman parçalar Gelecek hafta, pek yakında Sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz Parçaları birleştirip, kurduğumuz gelecek Sinemayla ilk tutkunluk ilişkimiz Parçaların yarattığı merakı gidermek Parçalarla süreklilik sağlanan Seyre açılmış başka hayatlar Olasılıklar, tuzaklar Ya da var sandığımız bütünlük Uğruna inançlar, ilkeler, değerler, aşklar Zamanla parçalanırlar Beyaz perdeden geçerek çıktığımız sokaklar Çıkmadıkça sandıklarımızdan Kendimize yazdığımız serüven Ve çocukluğumuzdan beri Bizi bir yerlerde beklediğini sandığımız O muhteşem sahneler Düşeriz gözümüzdeki kendimizden Sıyrılır tüller, düşler, dumanlar İçindeki kendimiz Üzerimizden Boşuna ararız bu sokaklardan İçinde olmamız gereken fotoğrafları Sinemalar hepimizi kandırdı! Uzun bir bekleyişten sonra Eşiğine vardığımız, Umduğumuz, Bulamadığımız, 'Tam da parçasında gösterdiler ama, filmin kendinde yoktu' dediğimiz anlar Belki sahiden kırpılmış Belki de hiç olmamış Uçucu, bulanık tasarımlar Aynı eşikte durduğumuz insanlar Bazen ayrı sokaklara çıkar. Gözleri bağlı geçtik şimdiki zamanları Bağı çözülmüş gözler geriye baktığında Anlar anlamı bilinmeden, değeri verilmeden yaşananları Yok mudur herkesin hayatında Bir kaç yitik sayfa, birkaç zaman parçası İşte onlar toparlanır bir gün Çıkar yol ağzında karşınıza Tutuklar bizi anılar, sorgular, geçen zaman Bir intikam gibi bulur yerini!!! Filmlerde kopukluk sandığımız boşluklar Her seferinde yanından geçtiniz, Görmemiştiniz çünkü derinde Unuttunuz zamanın ellerini. Yalnız perdede yaşanır İki saate sığdırılan hayatlar. Oysa ayrıntıların bilgisine sahip oldukça, Açar bize sırlarını hayat Bölünüp parçalanmış ilişkileri kimlikler, serüvenler Herşey yerleşir yerli yerine Anlaşılır olur Bir zamanlar anlamadan seyrettiğimiz filmler. Beyaz perdenin iki boyutlu kareleri Dağılır sokağın prizmasında Aldanışlar, ihanetler, yanılgılar Yani melodramı hazırlayan bütün tuzaklar Oysa pusuda! Yaşamın omurgası dağılmış kurgusunda Kırılır som hayaller, Kırılır yüreği bütün tutan fanus Kör filmlerden kalma gözlerimiz Alışır çiğ ışığa Bir zamanlar başka türlü çarpan kalbimiz Salonların delinmiş karanlığında Çürümüş koza Değerinden eksiğine bozdurulmuş düşlerden Yalnızca bir dövme gül kalır geriye Dağılmış parçalarını arar Bir Geçmiş Zaman tanımı olan Bütünlüğümüz Bozgunlarla sağlamlaşır Ütopya Kalesi Dağılmış parçaları bütünler, Yeni zamanların gümrüğünde Yol ayrımını doğru bilenler Hiçbir aşk ve macera tanrısı Yola çıktığı gibi dönmez geriye Kabuk bağlar yüzümüzdeki gölgeler Unutarak ve vedalaşarak geçilen durakların Birinde inmemiz gerekir Bindiğimiz düşlerden! Hayat belki başka biri yapar bizi Bir melodram öğesi olarak Umudun da, umutsuzluğun da aşıldığı O altın dengede Biliriz içimizdeki avdan yorgun dönen akşamlar Ne kadar bütünlese de Parçalar
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:52 pm | |
| Maske
Maske ölmek isteğidir sevgilim gerisingeriye dönen etiket bak gökyüzünde takma bulutlar ümitlerini yükseğe ayarla ve bataklık halılarında dinlen ey kutsal beden sana da gelecek sıra pilindeki kuraklık yetmiyor değil mi hatıranın yüksek gerilimine başkalarının bantlarında batıp çıkıyor sesin kağıttan intihar kuleleri eteklerinde dipnotlarıyla devrildi tek tek bilgisayarlarının depoladığı vahşetten çıkış alıyor yeni bir maskenin formülleri granite dönüşsün diye iskelet iskelet ve etiket Doğru, kolay silinebilir bir muşambadır seks ateşten geçirir karton filmleri bazukalar altında kadife gece leoparlar öldü sevgilim, parslar, jaguarlar çölü olmayan bedeviler platoların yeni aynalar tinerle sil maskeni, ekrandaki görüntüyü ayarla volümünü kıs kalbinin, dahili hatta seni arıyorlar
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:53 pm | |
| Yalnız Bir Opera
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
İmrendiğin, öfkelendiğin Kızdığın ya da kıskandığın diyelim Yani yaşamışlık sandığın Geçmişim Dile dökülmeyenin tenhalığında Kaçırılan bakışlarda Gündeliğin başıboş ayrıntılarında Zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim. Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp, Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren, Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin. Ve hala bilmiyordun sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana Bütün kazananlar gibi Terk ettin.
Yaz başıydı gittiğinde, ardından, Senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine Çerçevesine sığmayan Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.
Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi Uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, Belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat:16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran zamanı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri. Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı. Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk. Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık. Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize. Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.
Kış başlıyor sevgilim Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan Oysa yapacak ne çok şey vardı Ve ne kadar az zaman Kış başlıyor sevgilim İyi bak kendine Gözlerindeki usul şefkati Teslim etme kimseye, hiçbir şeye Upuzun bir kış başlıyor sevgilim Ayrılığımızın kışı başlıyor Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak... Böyle zamanlarda herşey birbirinin yerini alır Çünkü herşey bir o kadar anlamsızdır İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz Çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığımız anlar, Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara, Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.
Dışarda hayat düşmandır size İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha Herşey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup Kulak verdiğiniz saat tiktakları Kaplar tekin olmayan göğümüzü Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz Bakınıp dururken duvarlara Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına, Başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya Kendimizi hazırlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken, Ve kazanmış görünürken derinliğimizi Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar Göremeseniz de, bilirsiniz Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından, ya da herşeye nasıl iyi geldiğinden Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide O eski ağrı Ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Herşeye iyi gelen zaman sizi kanatır olmuş Saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Günlerin dökümünü yap Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini Kim bilebilir ikimizden başka? Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış Bir ilişkiyi, duyguların birliğini, Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız herşeyi bir düşün Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Bunlar da bir işe yaramadıysa Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.
Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden İkindi yağmurlarını bekleyen Yaz sonu hüzünlerinden Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim Geçti her çağın bitki örtüsünden Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından Bakarken dünyaya Yangınlarla bayındır kentler gibiyim: Çiçek adlarını ezberlemekten geldim Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların Unuttuklarını hatırlamaktan Uzun uzak yolları tarif etmekten Haydutluktan ve melankoliden Giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden Duyarlığın gece mekteplerinden geldim Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire başladığımda nerde, Şimdi nerdeyim? Yaram vardı, bir de sözcükler Sonra vaat edilmiş topraklar gibi Sayfalar ve günler Işık istiyordu yalnızlığım Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk...Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde Aşk yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım. Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır: Eksiliyorduk Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim Her otelde biraz eksilip, biraz artarak Yani çoğalarak Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında Ağır ve acı tanıklıklardan Geçerek geldim. Terli ve kirliydim. Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de... Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları Ve açık hayatları seviyordu. Buraya gelirken Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri Ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri... panayır yerleri... Ölü kelebekler... Ölü kelebekler... Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
Adım onların adının yanına yazılmasın diye Acı çekecek yerlerimi yok etmeden Acıyla baş etmeyi öğrendim. Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? İpek yollarında kuzey yıldızı Aşkın kuzey yıldızı Sanırsın durduğun yerde Ya da yol üstündedir Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.
Aşkın bir yolu vardır Her yaşta başka türlü geçilen Aşkın bir yolu vardır Her yaşta biraz gecikilen Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler Gözlerim Aşkın kuzey yıldızıdır bu Yazları daha iyi görülen Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler İlerlerim Zamanla anlarsın bu bir yanılsama Ölü şairlerin imgelerinden kalma Sen de değilsin. O da değil Kuzey yıldızı daha uzakta Yeniden yollara düşerler Düşerim Bir şiir yaşatır herşeyi yaşamın anlamı solduğunda Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler Yaşamsa yerli yerinde Yerli yerinde herşey Şimdi herşey doludizgin ve çoğul Şimdi herşey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi Şimdi herşey yeniden Yüreğim, o eski aşk kalesi Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen Ey Sanat! Herşeyi hayata dönüştüren.
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:53 pm | |
| Mırıldandıklarım
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler. Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları, Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hala sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum "içtenliğin" ya da "dünya görüşünün" kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hala bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz Sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim senin ve benim, yani bizim için...
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:54 pm | |
| Ateşte Unutulmuş Ferman
herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar kendi külünde söner bütün rüzgârlarına yazıldığın akşam
ateş tadında kum tadında kalarak derinleştirir bazı ayrılıkları zaman
al ağrını git buradan en uzun eylülü ömrümüzün
uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur ne göğsündeki kaplan
seçilmiş taş milyonlarca taş arasından başını vurduğun çok gençti genç olmak için bile kendi zamanına muhtaç kendiyle dalgın
daha yolun başında görülüyordu menzilindeki noksan
ömrünce sızlayacak kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:54 pm | |
| Peynir Tenekesi
nasır bağlamış elleri yüreğinin kapısını yıllarca kapalı tuta tuta yağmur öncesi bir buluta gizlenmiş unutmuş olsa gerek zorludur, öç alır pişmanlığın elleri getirir kör insanı bilmediği bir hududa
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:55 pm | |
| Unutmadık
Yaralı bayramlar geçti Mevsimler, bütün anlamlarıyla Yüreğin koyu yerinde birikenler Kendi takvimleriyle gelip geçtiler Gelip geçti şehirler ve ölüler Unutmadık Topraktan çobanyıldızına değin Hey yer Her şey Mümkündü Nazım kadar coşkulu Aragon kadar aşık Lorca kadar yaralıydık Unutmadık Orada bir coğrafya yağmalanıyor Orada gazetelerin ofset baskısı Orada yeniden yazıyorlar 835 satır Ve umudunu kaybetmeyen şehirler Gökyüzünün karanlık kefeniyle örtük Yıldızların delik deşik ettiği ölüleriz Adsız ölüleriz Adları bir coğrafya ile yan yana yazılan Gövdelerinizi unutmadık, unutmadık hiçbirinizi Savaşlar ve pazarlar çağıydı Aynı silahlardı kullandığımız Aynı çarşılar aynı kandı Sevgiye ve kurşuna açılmayan yüreklerden geçtik Pusu yataklarından, dağılmış bahçelerden Viran tarihten Uykuları çevik, namlularını oğulları gibi seven Çocuklar gibi kusup Kırda gelincikler gibi gülümseyen Müsademe çocuklarını gördük Geçip gidiyorlardı Tarihin en uzun gecesinden Pazarlarda aynı kan Aynı paranın değiş tokuşunda Karanlık çarşılar Aynı kanlı tarih her defasında Bir biz kaldık bu kadar içindeyken hayatın Ölüme yakın duran Bir de on binlerin korosunda haykıran İntifada intifada intifada İki güzelliğimiz vardı bizim Ufkumuzdan inen Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliğimiz Birini kurşunlar, ötekini ofset baskılı resimler aldı Otuz üç kurşun sıkıldı her birimize Kutuplar kadar uzak, baba ocağı kadar yakın Doğunun gündüz ve gecelerinde Otuz üç yıldız Hala ışığını gönderiyor bize Birkaç çakmaktaşı cebimde gezdirdiğim Birkaç karanfil Yol için ipek, uyku için maya Kalbiniz için Kara bir yemin gibi çırılçıplak Kelimeler getirdim Kaybolmuş yüzyılların vatanında Ölümün erken takibe aldığı çocuklar Dağlarda değilim sizinle birlik Yalnızca mataranıza su vermeye geldim Nazım kadar coşkulu Aragon kadar aşık Lorca kadar yaralı Serap ile hakikat arası Çağın aşamadığı uçurumlarda Gider gelirim gider gelirim Efsanelerin çeşitlendigi yol ağızlarindaki büyük kamaşma Anda gizlenen zaman Ateşin avesta dili Bitkiler, otlar, kökler Dağlanmış dil, narın rengi On binlerin dönüştüğü uğuldarken Doğunun yeni defteri Topraktan çobanyıldızına değin Her yer her şey karanlık bir pusuda Yazının, tekerleğin, tarihin İlk çocuklarından Ey büyük mezopotamya İki bin yıllık gece Dön geri bak Kardeşlerim ölüyor kalbimin doğuşunda
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:55 pm | |
| Tılsım ve Kum
İçimdeki hayvanın suya indiği saatler tılsım ve kum gümüş kadar çıplak altın kadar bulanık sükut ve konuşmak ve olmamış şeyleri hatırlamak Hatıra diye içimdeki hayvanın suya indiği saatler dışındaki derin uyku dile kaçtım cinnetinden, cehenneminden dile geçtim dile gelmezken uykudayken söylediklerim kum söndü tılsımla dindim
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:56 pm | |
| Ayaküstü Yaşanmış Ölümsüz Aşk Hikayeleri
Her durakta ölümsüz bir aşk edinecegim Bir bakıştan bir duruştan Çağrışımın sonsuz hazından Unutulmaz bir sevgili daha birakacağım ardımda Belki de yaşanabilecek en uzun serüveni terk edeceğim Daha otobüsün ilk basamağında Kim bilebilir ki? Sonrayı, sonrasını kim bilebilir? Gizli gizli veda edeceğim ona, görmeyecek Ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim Otobüs camına bağrında kanlı bir ok ile Bir aşk levhası çizecek, ah min-el! Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden Yaşayıp gidecek
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:56 pm | |
| Çöl ve Duvar
Hanlarda uğuldayan çılgın hayaletler çölün zamansız epopesinden gündeliğin sefertasına daralan günler
çimentonun aktığı oluklarda harflerdeki kehribar tekrarlanarak kaybettirilen yollardan gecece vardığımız dünyaya kapatılmış kapılar
çimento akıyor harfler soluyor başkalaşmış bir benliği kendimizle değiştiriyoruz her seferinde çıkmıyor gönlümüzden hiç kimse her yer çöl her yer duvar
Murathan Mungan | |
| | | abraxas üye
Mesaj Sayısı : 457 İş/Hobiler : şiir,resim,radyo dinleme ruh hali : Tuttuğu Takım : Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri Cuma Ekim 10, 2008 2:57 pm | |
| Kupon
ucuz bir efsane alın gündelik yaşamınızdan bir İmge biçin kendinize pazarın ürettiği görünmez kumaşlardan ya da değişik tarihli parçalardan yüzünüzü ısmarlayın yukarıdan aşağıya üç soldan sağa beş üç beş kişi sığdırın kendinize yedeğinizde bulunsun malum, bu durumlar belli olmaz her çekiliş için farklı kuponlar bu durak olmazsa önümüzdeki durak ilerleyelim beyler öldürdükçe içimizi önde boş yer var
Murathan Mungan | |
| | | | Murathan Mungan Hayatı Ve Eserleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |